Orginal (İlk) Günah ve Pavlus!

Kutsal Yazılar Işığında Orginal Günah

Birçok kişi bugünkü Hristiyanlığın Tanrısallık yerine insan ürünü olduğunu ve günümüz Hristiyanlığındaki önemli öğretişlerin Pavlus’un kendi kişisel düşüncelerinin ürünü olduğunu iddia eder. Anlayacağınız Pavlus, kendi düşüncelerini İncil’e sokmakla itham edilmektedir.

Bu aslında üzerinde titizlikle araştırılması ve anlaşılması gereken bir konudur. Çünkü Tanrı sözü, hiçkimsenin kişisel yorumu değildir ve asla kabul edilemez. Zaten bu konuyu araştırdıkça bu iddianın temelsiz ve asılsız olduğu da tüm açıklığıyla ortaya çıkmaktadır. Bunun nedenlerini şimdi bir bir sıralayacağım.

·        Öncelikle Pavlus’un Hristiyanlık’tan önceki yaşantısına bakarsak, onun önemli ve gelecek vaadeden bir Yahudi olduğunu görürüz. Dönemin en önemli Yahudi Alimlerinden birisi olan Gamaliel’den Kutsal Yasa’yı öğrenmiştir:

Pavlus şöyle devam etti: "Ben Yahudi'yim. Kilikya'nın Tarsus Kenti'nde doğdum ve burada, Yeruşalim'de Gamaliel'in dizinin dibinde büyüdüm. Atalarımızın yasasıyla ilgili sıkı bir eğitimden geçtim. Bugün hepinizin yaptığı gibi, ben de Tanrı için gayretle çalışan biriydim. Elçilerin İşleri 22:1-2-3

·        Pavlus iyi bir Yahudi alimden ders almıştı ve Yasa’yı yerine getirmek için gayretle çalışıyordu. Aynı zamanda Hristiyanların en büyük düşmanıydı.

İsa'nın yolundan gidenlere öldüresiye zulmeder, kadın erkek demeden onları bağlayıp hapse atardım.   Başkâhin ile bütün kurul üyeleri söylediklerimi doğrulayabilirler. Onlardan Yahudi kardeşlere yazılmış mektuplar alarak Şam'a doğru yola çıkmıştım. Amacım, oradaki İsa inanlılarını da cezalandırmak üzere bağlayıp Yeruşalim'e getirmekti. (Elçilerin İşleri 22:4-5)

·        Bakın, Pavlus sıradan bir Yahudi değildi. Dediğim gibi gelecek vaad eden birisiydi. Hristiyanları susturmak ve köklerini kazımak konusunda diğer Yahudilere, Başkahinden ve kurul üyelerinden mektuplar götürüyordu. Amacını zaten kendisi söylüyor.

Aslında bu noktada şunu sormamız gerekir. Neden geleceği parlak bir Yahudi (Belki ileride kurul üyesi ya da daha üst bir konumda olacak kişi) Hristiyan inancını benimsesin. Rütbeli rahat bir yaşam sürmek varken neden düşünceleri yüzünden zülmettiği kişilerin düşüncelerini benimsesin, bu düşünceleri bir çok yere ulaştırsın ve önceden kendisinin yaptığı zülmlere bu sefer kendisi maruz kalsın ve bu yüzden ölsün.

 

·        NEDEN? Bunun tek cevabı olabilir. Kendi tanıklığında anlattığı gibi tek bir nedeni var : İSA MESİH!

Eğer bu noktadan itibaren Pavlus’un sahip olduğu hayatı bırakıp işkence göreceği bir inanca geçtiği gerçeğini zihnimizin bir köşesinde tutarsak zaten ana sorumuzun gereksiz bir soru olduğunu anlayacaksınız.

·        Şimdi ikinci aşamaya geçelim. Eğer hala Hristiyanlığın içerisindeki önemli öğretişleri ve bunlardan biri olan ilk günah öğretisini Pavlus’un icadı olarak görüyorsanız, birkaç nokta’ya vurgu yapmamız gerekecektir. Birincisi Pavlus öğretişlerinin kaynağı hakkında ne diyor:

·        Size ilettiğimi ben Rab'den öğrendim. Ele verildiği gece Rab İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve şöyle dedi: "Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın."  1.Korintliler 11:23

·        Kardeşlerim, yaydığım Müjde'nin insandan kaynaklanmadığını bilmenizi istiyorum. Çünkü ben onu insandan almadım, kimseden de öğrenmedim. Bunu bana İsa Mesih vahiy yoluyla açıkladı. (Galatyalılar 1:11-12)

Buna ek olarak şunu düşünebiliriz. Eğer Pavlus diye birisi çıkıp Hristiyanlık hakkında Mesih’in öğretmediği bir şeyi öğretiyor olsaydı, sanırım İsa Mesih’in öğrencileri olan elçiler böyle bir öğretiye karşın kiliseleri, imanlılar topluluğunu uyarırlardı. Ama Elçi Petrus’un yazısında ne görüyoruz:

·        Sevgili kardeşimiz Pavlus'un da kendisine verilen bilgelikle size yazdığı gibi, Rabbimiz'in sabrını kurtuluş fırsatı sayın. Pavlus bütün mektuplarında bu konulardan böyle söz eder. Mektuplarında güç anlaşılan bazı yerler var ki, bilgisiz ve kararsız kişiler, öbür Kutsal Yazılar'ı olduğu gibi bunları da çarpıtarak kendi yıkımlarını hazırlıyorlar. Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, ilke tanımayan kişilerin aldatmasıyla sürüklenip kararlılığınızdan sapmamak için bunları önceden bilerek sakının. (2.Petrus 3:15-17)

Aaa! Petrus Pavlus’u eleştirmek bir tarafa onu başkalarına karşı savunuyor. Gerçekten çok ilginç! Şimdi de esas konumuza dönelim.

·        Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Orijinal (Asli ya da İlk) günah kelimesini ne Peygamberler ne İsa ne de Pavlus’un kendisi kullanıyor. Fakat  bazı kişilerin, bir terimi İncil’de bulamayınca ‘’aha işte böyle bir şey İncil’in kendisinde yok‘’ demelerini çok cahilce buluyorum. Bunlar terimden ziyade bir kavramdır;  bir öğretidir. Bu öğretinin Kutsal Kitap’ta geçip geçmediğini anlamak için bu öğretinin ne anlama geldiğini bilmek gerekir.

·        Orijinal (Asli ya da İlk) Günah kavramı ile anlatılmak istenen nedir?

·        Orijinal (Asli) ya da ilk günah ile anlatılmak istenen şey Peygamberlerin ve elçilerinde beyan ettiği gibi Âdem ve onun soyundan gelen herkesin yozlaşıp günah işlediği olgusudur. Asli günaha göre, Âdem ve Havva’nın itaatsizliğinden sonra insan doğası yozlaşmıştır.

İnsanlar Âdem’in yapmış olduğu günahın etkisi ile o günahın tohumu ile doğarlar. Bu tohum da olgunlaştığında meyve verir.

Dr. Muhammet Tarakçı (Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi) St. Thomas Aquinas üzerine yaptığı çalışmada bu konuyu da ele almaktadır. Aslında Dr. Muhammet Tarakçı Özet kısmında Asli Günah’ı uygun bir şekilde izah ederken devamında bir takım hatalar yapmıştır. Dr. Muhammet Tarakçı şöyle diyor:

Asli günah Hristiyanlık’ta insanlığın atası olan ilk insanın işlediği günahı ve bu günahın bütün insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini ifade etmektedir. İlk olarak Pavlus’un mektuplarında görülen aslî günah düşüncesi, daha sonra Augustinus ile Pelagius arasında tartışma konusu olmuştur...

·        Bir sonraki kısımda yine vurguladığım kelimelere vurgu yaparak bu öğretişin daha önceden var olmadığını ama Pavlus’un bunu Kutsal Kitab’a eklediğini belirtmiştir. Acaba gerçekten Pavlus’tan önce kimse bu konu hakkında konuşmadı mı? İsterseniz bunun cevabını arayalım.

Eski Antlaşma’da Asli Günah:

Aslında Tevrat, Zebur ve Peygamberlikler’de açıkça gördüğümüz şey, Adem’in işlediği suçtan ötürü acı, kötülük ve Ölüm dünya’ya girmiştir. Adem’in yaratılışına baktığımızda onlar iyi yaratılmışlardı ve ölüm nedir bilmiyorlardı. Tanrı bu yüzden ölüm konusunda onları uyardı. ‘’ Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.’’ Adem’in işlediği günah’ın sonuçlarına baktığımızda,

 

·        Dünya’ya acı’nın girdiğini (Yaratılış 3:16)

·        Yeryüzünün lanetlendiğini (Yaratılış 3:17-18)

·        İnsanın doğasının bozulduğunu ve artık ölümlü bir doğa edindiğini (Yaratılış 3:19) görüyoruz.

Demek oluyor ki, günah beraberinde bir çok kötü ve ölümcül sonuçlar getirdi. Bununla beraber –daha sonradan RAB Tanrı’nın İsrail halkına buyuracağı bir emir olacak olan – kurban  kesimini de görüyoruz. İnsan günah işledi ve çıplaklıklarının farkına varıp utandılar. Çıplak yerlerini  yapraklarla kapamaya çalıştılar ama olmadı. Tanrı ilk kurbanı orada keserek onlara giysi yaptı. İlk kurban aslında ilk günahın bir sonucu olarak kesiliyor. Bugün bile en basit bir şekilde düşünecek olursak, ilk günahtan önce her şey iyi iken birden kötüye gitmesi ve bunun etkilerini bugün bile net bir şekilde çıplak gözle görmemiz, bu günahın sonuçlarının ve etkisinin ne kadar derin olduğunu göstermektedir.

Adem’den sonrasına baktığımızda insanın doğasının ne kadar yozlaştığının ve doğru yerine nasılda kötüyü seçtiğini görmekteyiz öyleki Nuh dışında Tanrı’nın gözünde lütuf bulan kimse olmadı. Bunun yanı sıra Nuh’un ‘’Çağdaşları arasında kusursuz bir kişi olduğunu’’  okuyoruz. Ama dikkat etmelisiniz çağdaşları arasında kusursuzdu. Çağdaşlarınında nasıl bir topluluk olduğunu zaten Tanrı’nın gazabından anlayabiliyoruz. Ayrıca  çağdaşlarının arasında kusursuz olan Nuh’ta kusurlu ve günahkardı.  Aynı zamanda Nuh’un şarapla sarhoş olduğunu ve çırılçıplak uzandığınıda Kutsal Kitapta okuyoruz (Yaratılış 9:21)

Daha sonrasına baktığımızda insanoğlunun bitmek bilmeyen bir arzu ile nasıl Tanrı’ya karşı geldiklerini görüyoruz. Bu yüzden Tanrı’nın gazabı farklı şekillerle onların üzerine geldi. İsrail halkı bile Tanrı’nın halkı olmasına rağmen RAB Tanrı’nın yollarından saptı. Öyle ki Peygamberler ve Tanrı adamları bu olaylara tanık oldular.

·        Eğer neden-sonuç ilişkileri dışında Tevrat ve Zebur’daki yazılara bakarsak, bu konuyla ilgili ilginç ayetlerle de karşılaşırız. Örneğin Davut yazdığı Mezmurların birinde şöyle der:

Akılsız içinden, "Tanrı yok!" der. İnsanlar bozuldu, iğrençlik aldı yürüdü, İyilik eden yok.  RAB göklerden bakar oldu insanlara, Akıllı, Tanrı'yı arayan biri var mı diye.  Hepsi saptı, Tümü yozlaştı, İyilik eden yok, Bir kişi bile! (Mezmur 14:1-3)

·        Bir başka Mezmur’unda ise;

Ey Tanrı, lütfet bana, Sevgin uğruna; Sil isyanlarımı, Sınırsız merhametin uğruna.  Tümüyle yıka beni suçumdan, Arıt beni günahımdan. Çünkü biliyorum isyanlarımı, Günahım sürekli karşımda.  Sana karşı, yalnız sana karşı günah işledim, Senin gözünde kötü olanı yaptım. Öyle ki, konuşurken haklı, Yargılarken adil olasın.  Nitekim suç içinde doğdum ben, Günah içinde annem bana hamile kaldı.( Mezmur 51:1-5)

Ya RAB, sen suçların hesabını tutsan, Kim ayakta kalabilir, ya Rab? (Mezmurlar 130:3)

Kulunla yargıya girme, Çünkü hiçbir canlı senin karşında aklanmaz. ( Mezmurlar 143:2)

Kral Süleyman duasında şöyle diyor:

"Sana karşı günah işlediklerinde -günah işlemeyen tek kişi yoktur- sen öfkelenip onları yakın ya da uzak bir ülkeye tutsak olarak götürecek düşmanlarının eline teslim edersen (1.Samuel 8:46)

Vaiz yazarı insanların durumunu şu çapıcı cümleyle belirtir:

Çünkü yeryüzünde hep iyilik yapan, Hiç günah işlemeyen doğru insan yoktur     ( Vaiz 7:20)

 

·        Eski Antlaşma’ya baktığımızda insanlığın giderek yozlaştığını görürüz.Tabi ki Hristiyanlık’ta ki Orijinal ya da İlk günah kavramı yanlış bir şekilde de anlaşılabiliyor. Kutsal Kitap bir bebeğin günahlı olduğundan çok günahlı bir doğaya sahip olduğunu söyler. Günah işlemeyen TEK bir kişi bile yoktur. Günah işleyen Yasa’ya karşı gelen de açık bir şekilde Yasanın laneti altındadır. Bir diğer deyişle İsa’nın da dediği gibi günahın kölesidir. Basit bir örnek vermem gerekirse, insan günah tohumuyla doğar ve insan geliştikçe o tohum da gelişmeye başlar ve sonunda meyve verir.

 

·        Pavlus’un bunu kendi kendine uydurmadığı açıktır. Ayrıca Pavlus bu durumu Romalılar’da izah ederken Kutsal Yazılardan alıntılar yapmıştır. Ayrıca İtiraz1’de de göreceğimiz gibi İsa Mesih’in de bu öğretiyi doğruladığını göreceğiz.

Buarada şunu belirtmekte fayda var. Kutsal Kitap’ta görüyoruz ki başlangıçta Tanrı herşeyi ‘’İyi’’ yarattı. Yaratılış 1. Bölümü okuduğumuzda bir çok defa ‘’ Tanrı bunun iyi olduğunu gördü’’ cümlesini görürüz. Burda durup kendimize şunu sormamız gerekir. Tanrı herşeyi iyi yarattıysa neden bugün herşey kötüye gidiyor? Açlıklar, savaşlar, çekişmeler, cinayetler vb..  neden var? Herşey iyi yartıldıysa herşeyin normalde iyi olması gerekir. Bir cismi hiçbir yan etkenin olmadığı bir ortamda hareket ettirirsek o cisim sonsuza doğru gider. Ama eğer çevresel bir faktör varsa, mesela sürtünme kuvveti, o zaman cisim yavaşlayacak ve bir zaman sonra duracaktır. Bugün edindiğimiz basit bilgilerle bile, başlangıçtaki durumumuzun değişmesini sağlayan bir faktörün olması gerektiği açıktır.