Mesih İsa'nın Dağdaki Vaazı ve Muhammed'in Peygamberliği

Müslümanların sevdiği peygamberlerden birisidir İsa Mesih. En azından onlar öyle söylüyorlar. Bildiğiniz gibi günümüzde bir çok müslüman Kutsal Kitab’ın tahrif edildiğini söyler. Tabi bu kişilerin içerisinde de değişik düşünceler vardır. Bazıları (Örneğin Prof. Süleyman Ateş)  Kutsal Kitabın bozulmadığını söylerken bazıları tamamen bozulduğunu söyler. Bazıları da ( Örneğin Dr. Muhammet Tarakçı) kısmen tahrif edildiğini belirtir. Konumuz aslında Kutsal Kitab’ın tahrifi ile ilgili değildir. Konumuz bir çok Müslüman’ın sahih ve bozulmamış olarak kabul ettiği İsa Mesih’in dağdaki vaazı ile ilgili sözleridir.

Birçoğumuzunda bildiği gibi Matta 5-7. bölümler arasında geçen bu vaazın içerisinde, Mesih önemli bir konuya değinir: ‘’Zina’’.  Matta 5:27-28’de şunları okuruz:

"'Zina etmeyeceksin' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur.

Mesih İsa vaazı boyunca Musa’nın Yasasındaki ‘’10 Emire’’ atıfta bulunur ve bu emirlerin özündeki amacı vurgular.  Bu emirlerin gerçekte ne anlama geldiğini açıklar. Aslında İsa Mesih hizmet süresi boyunca bir çok kez Yasa’nın özüne inmiştir. Bunun yanısıra insan yüreğine vurgu yapmıştır. Tanrı’nın insandan beklediği şeyin basitçe kurallara uymaktan ibaret olmadığını ama yürekten bağlılığı arzuladığını söylemiştir. Zina konusuna da geldiğinde, dinleyicilerini fiziksel düşünce boyutundan başka bir boyuta taşır. Zina’nın temeline ve yürek tutumuna vurgu yapar. Günah, yürekten kaynaklanır. Bir kadını ‘’şehvetle’’ arzulamak, o kadınla yürekte zina yapmak demektir. Buyruğun ruhsal boyutu ve özü  budur. Bu sözlerin ışığında İslam Peygamberi Muhammed’in hayatına baktığımızda ne göreceğiz?

Muhammed’in cinsel hayatı, pek çok Müslüman’ın konuşmak istemediği bir konudur. Biz bu yazı da Muhammed’in, evlatlık oğlunun karısı zeynep ile olan durumuna bakıp, İsa’nın sözleri ışığında inceleyeceğiz. İslam Kaynaklarına göre olay şöyledir:

Zeyneb Bint Cahş, Muhammed'in oğulluğu Zeyd'in karısıdır. Zeyd'i Muhammed kcndisine "oğul" edindiği için herkes ondan "Muhammed'in Oğlu (Zeyd Ibn Muhammed)" diye söz eder.

Muhammed bir gün, Zeyd'i görmek için onun evine gider. Zeyd'i bulamaz, Zeyd'in karısı Zenneb'le karşılaşır. Birden tutulur Zeyneb'e. Bir kadına Muhammed'in ilgi duyması, o kadının başka erkeğe -bu erkek kocası da olsa- uygun olmaktan çıkması ve dolayısıyla Muhammed'in olması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle Zeyd durumu ögrenir öğrenmez Muhammed'e gidip konuşur.

Zeyd:
-Karımdan ayrılmak istiyorum.
Muhammed:
-Neden? Seni kuşkuya düşürecek bir şey mi yaptı?
Zeyd:
-Vallahi hayır. Beni kuşkuya düşürecek hiçbir şeyi olmadı.Onun iyilikten başka birşeyini görmedim. (Zeyd' in eşini boşamak istemesinin nedeninin Müslümanların dediği gibi geçimsizlik değil de Muhammed' in onu arzu etmesi olduğunu ispatlayan cümleler)
Muhammed:
- Öyleyse karını bırakma, Tanrı'dan kork!

Muhammed "karını bırakma" derken, gerçekte sevdiği Zeyneb'in boşanmasını istiyordu. İstiyordu ki Zeyd onu boşasın da kendisi alsın.

Ama bu isteğini ve sevgisini içinde gizliyordu.

İşte bunun üzerine, Ahzab Suresinin 37. ayeti gelir. (Bkz. Taberi, Camiu'l-Beyân, 22/10-II.) "Tabakatu İbn Sa'd"da daha geniş olarak yer alan bu aktarmayı, doğubilimciler ele alıp eleştiri konusu yapıyorlar diye, gerçekleri örtme ya da ters yüz etme pahasına da olsa İslam'ı kurtarma çabasına girişmiş görünenler "iftira" diye niteliyorlar. Bu öykü, yüzyıllar boyu "hadis" kitaplarında ve tefsirlerde yer ala gelmiş olduğu halde. Şimdi ayete bakalım. Ayetin anlamı şöyle: (Çeviri, Diyânet'in)

"Ey Muhammed! Allahın nimet verdiği ve seninde nimetlendirdiğin kimseye: "Eşini bırakma, Allah'tan sakın!' diyor; Allah'ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Oysa Allah'tan çekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd, eşiyle ilgisini kesti- ğinde onu seninle evlendirdik. Ki, evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek konusunda müminlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin. Allah'ın buyruğu yerine gelecektir." (Ahzâb, ayet: 37.) 1

".. Muhammed, Zeyd' i çağırıp bu ayeti (ahzap, 37) anlattıktan sonra ona şu görevi veriyor: "Git Zeynep' e bu olayları anlat ve onu bana iste.. Zeyd, kapıya varınca içeri giremiyor ve yüzünü çevirerek, -kendi anlatımına göre-ter içinde, sanki dünya başına yıkılmış gibi bir ruh hali içinde kendisinin Muhammed'in elçisi olduğunu ve onu istemeye geldiğini söylüyor. Zeynep ise o sırada hamur işi yapmaktadır. Zeyd'i dinledikten sonra olumlu yanıt vermiyor ve "düşünmem lazım" diyerek ibadet odasına çekiliyor. Zeyd, bu olumsuz haberi Muhammed' e bildirince Muhammed artık buna dayanamıyor ve doğruca Zeyneb'in evine giderek ona el koyuyor. Gerekçe, o sırada inen Ahzab Suresi'nin 37. ayetindeki "Ey Habibim, Zeyneb'i biz sana nikahladık" cümlesidir. Artık bu ayete dayanarak ne Zeynep'e mehir ücretini veriyor, ne evlenme için şahit tutuyor ve ne de Zeynep'in akrabasından izin alıyor. Bu sırada Muhammed 58 yaşında Zeynep ise 35 yaşında idi. 


Olay burada da bitmiyor. Muhammed'in Zeyneble evlenmesinden kısa bir süre sonra (Hicri 6. yıl) Zeyd, Muhammed tarafından üst üste 6 küçük savaşa-baskına gönderiliyor. Bunlar şunlardır:

1) Beni Süleym 2) İys 3) Taraf 4) Hisma 5) Vadi'l Kura 6) Ümmü Kirfe.

Zeyd, bunların hiç birinde vurulmayarak başarıyla dönüyor. Sonunda Muhammed Zeyd'i tarihte "Mute Savaşı" olarak bilinen savaşta 3000 kişilik Müslüman ordusuyla yaklaşık 100.000 kişilik Rum ordusunun karşısına çıkarıyor. Üstelik Halit Bin Velid gibi daha usta bir komutan var iken. Zeyd bu sefer öldürülüyor.
2

Bu hadiseyi okuduğumuzda ve İsa’nın dağdaki vaazına baktığımızda kafanızda ne canlanmaktadır. Ayrıca İslam dünyasında İslam Peygamberi Muhammed’in şehveti açık bir şekilde beyan edilen bir konudur. Onun şehvetinin Allah tarafından verilen özel bir armağan bir ayrıcalık olarak değerlendirilir.

Bununla birlikte Hadislerle Muhammed’in şöyle dediği de yazılıdır:

Câbir lbn Abdullah anlatıyor:

"Peygamber bir kadın gördü; hemen Zeyneb'e gitti. Ki Zeyneb o sırada bir derisini ovup işliyordu. Peygamber hemen cinsel ihtiyacını gördü. Sonra arkadaşlarının yanına çıktı. Ve şöyle konuştu:

Kadın, şeytan biçiminde çıkar karşıya. Ve yine şeytan biçiminde dönüp gider. Bu nedenle sizden herhangi biriniz bir kadın gördü mü, hemen karısına gidip onunla yatsın. Çünkü bu (cinsel ilişki), o kişinin içindekini (kabaran şehvetini) söndürür." (Bkz. Müslim, e's- Sahih, Kitabu'n-Nikâh/9-10, hadis no: 1403; Ebu Davud, Sünen, Kitabu'n-Nikâh/44, hadis no: 2151; Tirmizî, Sünen, Kitab'r-Rıdâ'/9, hadis no: 1158.)

Muhammed karısı olmayanlara da şehvet ile bakıyordu. Bunu Kuran ayetine bakarakta anlayabiliriz. Ahzab Suresi 52. Ayet şöyle der:

Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir. Ancak sahip olduğun cariyeler başka. Şüphesiz Allah, her şeyi gözetleyendir.

 Fakat Mesih İsa’nın dağdaki vaazına dinleyip ardından bu öyküye baktığımızda göreceğimiz şey İslam Peygamber’i Muhammed’in zina ettiğidir. İsa’ya göre İslam Peygamber’i Muhammed ahlaksal olarak yetkin değildir. Yasa’nın özünün gereklerini yerine getirmemiştir.

Mesih İsa Peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız derken bundan bahsetmektedir. Gerçek bir peygamber iyi meyve verir. Maalesef İslam Peygamber’i Muhammed’e baktığımızda ise iyi meyvelerle karşılaşmamaktayız.

 

Dipnot:

1.http://www.turandursun.com/index.php?option=com_content&view=article&id=468%3Amuhammedin-cinsel-hayati-1&catid=44%3Aturan-dursun-makaleleri&Itemid=117

2.http://www.turandursun.com/index.php?option=com_content&view=article&id=469%3Amuhammedin-cinsel-hayati-2&catid=44%3Aturan-dursun-makaleleri&Itemid=117